Bozkırda bir kasabadan geçerken Tozlu yolda iki sıralı kahveler Öyle sakin kıpırtısız Otobüsü süzerler Doğdukları yerde ölenler
Sıcak öğle sonları, kan uykularda Serinliği dipsiz kuyuların Soğutulmuş testilerde sızıntı Güneş birden devrilir gider Ve geceleri titrek fenerler Hiç şıkayet etmezler Doğdukları yerde ölenler
Dağ başında bir köyde Kar altında dal gibi bir kız Munzur dağı gibi köye yazgılı Çeşme başındakı gülüşmeler
Dünya onlar için dönmez Bilmezler yol yorgunluğunu Sesleri yankı bulur Hep aynı kayadan, aynı saat diliminden Düşlerinde Çin-ü Maçin'e giderler Doğdukları yerde ölenler |
|
|