Bazen durur bazen coşar çağlardı Epeyce zamandır sustu kalemim Yaren ile hüzünlenir ağlardı Daima överdi dostu kalemim
Bazen yare bazen sere dokundu Taştan değil dost gülünden sakındı Hiç gülmedi hep halinden yakındı Selamı sabahı kesti kalemim
Türkü oldu bestelerde dolaştı Her makamdan şarkılara bulaştı İşi bitti kendisiyle dalaştı Az daha deldirdi postu kalemim
Külleri savruldu közü tükendi Kalıbı büyüdü özü tükendi Bağırdı çağırdı sözü tükendi Sazını duvara astı kalemim
***
(Kaynaktan bağımsız dörtlükler)
Sevgisini bin baharda bulamadı Bu çileye tahammülü kalmadı Yine namert kapısın çalmadı Yalancı mertlere küstü kalemim
Tan yeliyle dağbaşında tozarken Gonca güle methiyeler dizerken Seni beni başkasını yazarken Birgün bam teline bastı kalemim |
|
|