Yaşanılası dünyanın ne tadı ne tuzu kaldı Ömür denen şu zamanın çoğu gitti azı kaldı
Çalışmadan yiyenlerin derimizi giyenlerin Nice benim diyenlerin ne izi ne tozu kaldı
Çürük ökçe yırtık taban kurdu kuşu ettik çoban Gariban daha gariban ne çulu ne bezi kaldı
Bizden geçinen kalleşler döner gelir bizi taşlar Sıvıştı yaren yoldaşlar ne sözü ne özü kaldı
Cahiller kendini aklar kamiller özünü yoklar Kurudu çaylar ırmaklar serçeşmenin gözü kaldı
Dertli Divani'nin varı canandır canın öz yari Geçti bu devrin baharı ne yazı ne güzü kaldı |
|
|