Biri kız, biri erkek iki genç yeğen birbirini sevmişler, aşkı tatmak için bir çam ormanına çekilmişler. İki sevdalının bu hareketleri duyulmuş. Akrabaları atlara binerek bunları aramaya çıkmışlar. Alev bacayı sarmış gençlerin kurtulmalarına imkân kalmamış. Erkek teslim olmayı, kız ise kaçarak kurtulmayı tasarlamış. İki genç arasında kaygının uyandırdığı heyecan ile maniler başlamış. Oğlan diyor ki:
Arkamızdan atlı kovar, Gelen atlı cana kıyar. Anam, babam belki duyar; Ben gidemem emmim kızı.
Kız atımın nalı yoktur, Arkasında çulu yoktur, Bir gecelik yemi yoktur. Ben gidemem emmim kızı.
Kız cevap veriyor:
Al şalvarım çul edeyim, Kol halkamı nal edeyim, İncilerim yem edeyim, Kalk gidelim emmim oğlu.
Dadaloğlu aşka murat, Dağın yamaçları kanat, Hızır bulur size kır at, Üsküflenin kaçın sizler.
Dadaloğlu'nun bu seslenişi gençlere gayret verir, ikisi birden kır ata sıçrayarak gözden kaybolurlar, böylece muratlarına ererler.
Kaynak: Ali Rıza Yalkın'ın Cenupta Türkmen Oymakları II, s. 66-68'den alınmıştır. Yalkın hikâyeyi Gaziantep'in Nizip ilçesine bağlı Sarılar adlı Kızılbaş Çepni köyündeki Ali Demir'den derlemiştir. |