Seferberlik ilan edilir. Bayburtlular yerlerini yurtlarını terketmek zorunda kalırlar. Osmanlı zamanında Şam'da, Yemen'de Fizan'da askerimiz vardır. Seferberlikten kısa bir süre önce asker olan Bayburtlu bir delikanlı Şam'a gider. Bu arada hanımı hamiledir. Aynı zamanda hanımı amcasının kızıdır.
İç Anadolu'ya göç eden Bayburtlular tekrar Bayburt'a dönmek için yola koyulurlar. Dönüş sevinci bayram havasındadır. Bu arada delikanlının hanımı doğum yapar. Doğumdan sonra kayınvalide, kayınpeder, gelin ve beşiğe konulan bebek yola koyulurlar. Bayburt'a dönüş bebekle ayrı bir mutluluktur. Sıkıntılı geçen yolculukta kayınvalide vefat eder, yolda bir yere defnedilir. Dönüş sevincinin yerini acı ve gözyaşı almıştır. Tekrar yola koyulurlar.
Kayınpeder olan amca önde, gelin ve beşiği deveye bağlanan bebek arkada yola devam edilir. Çamlıbele varırlar, sık çamların arasında yürümek zorunda kalırlar. Bu esnada bebeğin beşiği çam ağacının dalına takılır. Gelin kayınpederine söyleyemez; çünkü kayınpeder amca çok sert bir adamdır. Örf ve adetlerine bağlıdır. Bayburt adedinde eskiden gelinler bürük çekerler kayınpederler ve büyüklerinin yanında konuşmazlarmış. Gelin de korku ve saygıdan bir türlü söyleyemez çocuğunun dalda takılı kaldığını.
Bir süre sonra mola verirler. Kayınpeder devenin yanına gelir, bakar beşik de yok bebek de. Geline sorar, gelin konuşamadığı için işaretlerle beşiğin ağaca takıldığını anlatır. Geriye dönerler beşiği bulurlar fakat bebeği bulamazlar. İçin için yanar yürekleri, anne kahrolur bu beyit ve koşmayı söyler. Yanan ana yüreğiyle...
TRT Sanatçılarından Mustafa Ahıskalı tarafından arşivimize gönderildiği şekliyle aynen aktarılmıştır. |