Kırşehir, Bozok, Kayseri, Niğde Tavil Ahmed ve Karakaş adlı Celâli kitleleri tarafından 1603'de işgal edildiği dönemlerde bu dört Sancağın Muhafızı Kurt Ahmet Paşa idi. Celâli Deli Hasan'a karşı Celâli Serdarı Hüsrev Paşa tarafından tayin edilen Kurt Ahmet Paşa, Kırşehir ve havalisinde baskı ve zulüm uygulamaya başlamıştır.
Kırşehir'i yedi sekiz yaşlarındaki kardeşi Derviş'e aldığını iddia eden Kurt Paşanın üç dört yüz atlıdan oluşan askerleri, Amanvermez, Tanrıbilmez, Kabresığmaz, Darboğan, Canalan gibi halka korku veren adlarla anılıyordu. Kayseri'deki yetmiş seksen kişilik bir Sipahi bölüğü de bunlarla beraberdi.
Kırşehir'deki kervansaraylar, hanlar boş dururken beğendikleri evleri zorla boşalttırıp yerleşiyorlar, halkı sokağa atıp evlerine atlarını bağlıyorlardı. Bu zorbalar yoksul halkın sırtından her gün karınlarını doyuruyorlar, halkta buldukları at, deve ve diğer hayvanları gasbediyorlardı. Ekonomik bakımdan biraz iyi olan kimselere olmadık suç yükleyip hapsedip elinde avucunda nesi varsa alıyorlardı.
Kabresığmaz, Tanrıbilmez adlarıyla anılan ve Kurt Ahmet Paşanın emriyle "Başbuğ" atanan zalimler ile bunların emrindeki seksen yüz kişilik silahlı askerler korumasız köylü halkın paralarını, mallarını ellerinden zorla alıyorlar, direnen halkı da derhal öldürüyorlardı. Hayvanlarının ve askerlerinin tüm masrafları halka ait olmak üzere Kırşehir merkezde iki ay oturan zalim Kurt Ahmet Paşa ve askerleri, yaptıkları yetmiyormuş gibi esnafın dükkânlarını yıkıyor hatta kıza, geline sarkıntılık etmeye teşebbüs ediyorlardı.
Bu zulümlerden bıkan devletin resmi Kadı'sı Silahtar Maksut Efendi, vergi memuru Ferhat Çavuş, (O an üzerinde devlet namına topladığı on bin altın bulunuyordu.) Sarayın işlerini yürüten memur Zaim Mestan Ağa, kendilerine bağlı askerlerle birlikte Kale muhafızı ile birleşerek Cemele Kalesine sığınmışlardı. Hazineye ait altınların Kale muhafızına teslim edildiğini duyan Kurt Ahmet Paşa, bir gece ansızın adamlarıyla Cemele Kalesi'ne baskın düzenledi; fakat içeri girmeyi başaramadı. Hatta Kırşehir subaşılığı yapan katibi Davut adlı eşkıyabaşı kaleden atılan bir silahla öldürüldü.
Kurt Ahmet Paşa ve adamlarının Kırşehir halkına yaptığı zulümler Baş Serdar tarafından duyulması üzerine Kırşehir Sancağına Muharrem Bey atanmış, gücü kırılan zalim Kurt Ahmet Paşa da Kayseri taraflarına kaçmıştır.
Kurt Ahmet Paşanın yaptığı zulümler Kırşehir halkında derin izler bırakmıştır. Halkın çektiği ızdıraplara tercüman olan bir ozan bu olayı bu dizelerle dile getirmiştir.
Kaynak: Öyküleriyle Kırşehir Türküleri, Destanları, Ağıtları - Baki Yaşa Altınok, Oba Yayıncılık, Mayıs - 2003, Ankara, s.32-33 |