Afyonkarahisar’ın söz ve ezgi yönünden etkileyici ve duygulandırıcı türkülerinden biri de Zehle Gelin Türküsüdür.
Yaklaşık elli yıl önce yaşlı kadınlarımızın öyküsünü anlattığı ve ezgisini seslendirdiği, yıllarca dilde dile dolaşmış bu türkü, yöre halkını hüzüne boğan acıklı bir olay sonrası yakılmıştır.
Afyonkarahisar’ın eski gelenek ve göreneklerine göre iki gencin evlenmeleri görücü usulüyle yapılmaktaydı. Yeni evlenen gelin evde bulunan eşini, anne ve babasının tutum ve davranışını haliyle bilemez.
Evlenen yeni bir gelin hamile kalınca aşerme devresine girer. Kendisinde bazı yiyeceklere karşı aşırı istek belirir, canı çeker. Hatta bu arzusu mevsiminde bulunmayan yiyecekleri dahi içerir ve onu yiyemediği sürece huzursuz olur. Bu durumu bilen etrafındakiler, hamile olanın hemen isteğini yerine getirmeye özen gösterirler.
Bundan tahminen doksan yıl önce ilimizde Zeliha adındaki bir kız davranışlarıyla çevresine kendini sevdirmiş. Halk ağzıyla Zehle diye hitap edilirmiş kendisine.
Evlenme çağına gelen Zehle’yi anne ve babası görücü usulüyle evlendirirler. Dediğimiz gibi gelin evdekileri kısa sürede tanıyamaz. Disiplinli, asabi bir kayınvalidesi olduğunun farkında değildir gelin.
Bir gün kaynanası kendilerine ait bağlarından asma yaprağı getirerek büyük bir ustalıkla sardığı ve pişirdiği yaprak sarmasını dolaba koyar ve bağa gider. Yaprak sarması akşam olunca birlikte yenilecektir.
Aşerme devresinde olan Zehle gelin çok lezzetli olan yaprak dolmasını evin içerisinde gide gele akşama varmadan bitirir. Tencerenin içinde birkaç tane daha kalmış dolmayı yerken üzerine kaynanası geliverir. Mutfakta gelinin dolmayı yediğini ve bitirdiğini görünce aniden sinirlenir, eline geçirdiği mısır sopası ile Zehle gelini dövmeye başlar.
Kaynana sopasına dayanamayan gelinin acıyla bağırmasına komşuları koşup geldiklerinde gelin kız bayılmış ve kanlar içinde yerde yatmaktadır.
Kaynanasının elinden gelini kurtarırlar ve yakınlarının yardımıyla odasına götürürler. Gerekli ilkyardım için kocakarı ilaçlarıyla tedaviye girişirler ama iş işten geçmiş, Zehle aldığı sopa bereleriyle düşük yapmış ve aşırı kan kaybından ötürü de ölmüştür.
Bu acıklı olay karşısında genç geline bu ağıt yakılmıştır.
Kaynak: Nazım Bursalıoğlu – Afyonkarahisar Yöresi Türküleri (Genişletilmiş ikinci baskı), Antakya, 1993, Kültür Ofset |